بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالَ رَبُّ ٱلۡمَشۡرِقِ وَٱلۡمَغۡرِبِ وَمَا بَيۡنَهُمَآۖ إِن كُنتُمۡ تَعۡقِلُونَ ٢٨

Meşrik ve Mağribin ve bütün aralarındakilerin Rabb’i, eğer siz âkıl iseniz dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ لَئِنِ ٱتَّخَذۡتَ إِلَٰهًا غَيۡرِي لَأَجۡعَلَنَّكَ مِنَ ٱلۡمَسۡجُونِينَ ٢٩

Yemin ederim ki dedi: eğer benden başka bir ilâh tutarsan seni mutlak ve muhakkak zindandakilerden ederim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ أَوَلَوۡ جِئۡتُكَ بِشَيۡءٖ مُّبِينٖ ٣٠

Ya, dedi: sana apaçık isbat edecek bir şey getirdimse demi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ فَأۡتِ بِهِۦٓ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ ٣١

Haydi, dedi: getir onu bakayım sadıklardan isen.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَأَلۡقَىٰ عَصَاهُ فَإِذَا هِيَ ثُعۡبَانٞ مُّبِينٞ ٣٢

Bunun üzerine Asasını bırakıverdi, apaçık bir ejderha kesiliverdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَنَزَعَ يَدَهُۥ فَإِذَا هِيَ بَيۡضَآءُ لِلنَّٰظِرِينَ ٣٣

Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bem beyaz oluverdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالَ لِلۡمَلَإِ حَوۡلَهُۥٓ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٌ عَلِيمٞ ٣٤

Etrafındaki cemiyyete bu, dedi: her halde bilgiç bir sihirbaz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

يُرِيدُ أَن يُخۡرِجَكُم مِّنۡ أَرۡضِكُم بِسِحۡرِهِۦ فَمَاذَا تَأۡمُرُونَ ٣٥

Sihrile sizi yerinizden çıkarmak istiyor, binaenaleyh ne emredersiniz?

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَالُوٓاْ أَرۡجِهۡ وَأَخَاهُ وَٱبۡعَثۡ فِي ٱلۡمَدَآئِنِ حَٰشِرِينَ ٣٦

Bunu ve kardeşini dediler; eğle, şehirlere de derleyiciler yolla.

– Elmalılı Hamdi Yazır

يَأۡتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَلِيمٖ ٣٧

Bütün bilgiç sihirbazları getirsinler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَجُمِعَ ٱلسَّحَرَةُ لِمِيقَٰتِ يَوۡمٖ مَّعۡلُومٖ ٣٨

Bu suretle malûm bir gün miykat tayin olunarak sihirbazlar cemolundu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu